Rıza, garip bir köylüdür. İş bulma amaçlı şehre gelir, biraz hamallık yaptıktan sonra bakar ki bu işin kazancı az, emeği çok; artist olmaya karar verir. Bir film seti soruşturur ve bir yönetmene gönderirler bunu. Prosedür nedir bu konuda bilmiyorum ama nihayetinde bunu artist yapacak kimsenin karşısına dikilir. Adam Rıza’ya bakar. Bir bacak topal, garibin üstünde başında yok, onu geçtik tip bile yok. Adam Rıza’ya olmaz der, senden artist olmaz. Rıza, biraz kızar biraz gönüllenir ve der ki “Fahişeden sanatçı, Allahsızdan romancı, asparagastan gazeteci oluyor da benden niye artist olmuyor?” Şimdi hazır konu bu iken ben size bu konuda bir iki örnek vermek istiyorum: Evlenme programlarına bakıyorsunuz 9 kere evlenmiş ayrılmış bir kadını sunucu görüyorsunuz. Ulan diyorsunuz kendinize, Seda Sayan’ın sunacağı evlenme programından bir mutlu evlilik çıkabilir mi diye düşünüyorsunuz. Siyasette de var birkaç örneği, isim de verelim: Meral Akşener 6 parti değişmiş biri olarak “Partimde dönek istemiyorum.” diyor; garip değil mi. Eşi İngiliz olan Temel Karamollaoğlu, “Her şeyimiz yerli ve milli olmalı.” diyor. Merdivene ters binen CHP Genel Başkanı, “Her zaman aklımızı çalıştırmalıyız.” diyor. Bu işler garip işler ve sadece bizim ülkemize yakışıyor. Maalesef adam torpil bulup şube müdürü oluyor. Mesleğini soruyorsunuz marangozum diyor. Bir mühendis yıllarca okul okuyup bir belediyede çöp kamyonu sürüyor. Adamın çarşaf çarşaf terör örgütleri ile dağlarda resimleri çıkıyor adam çıkıp milliyetçilik paraları atıyor. Bu işlerde bir terslik var anlamaya çalışıyorum ama maalesef bende de terslik var, mesleğim başka ama gelip size her gün bu köşeden maval okuyorum. Bu bir eğitim sorunu mudur kimliğimizde bu mu var çok bilmiyorum ama garip garip huylarımız var. Adamın içinden şöyle geliyor Ah Ulan Rıza