Ağlamıyorum

Tam on yıl oldu ağlamayalı. En son babamın vefatında ağlamıştım. Birkeresinde de uzun yoldaydım tek başıma sakin bir yerde seyahat ederken bir radyo programı dinlerken ağlamıştım. Belkide göz pınarlarım kurumuştur. Ne dünya için ağlıyorum nede uhrevi kaygılarla. Oysa peygamber çok ağlayıp baz gülmeyi tasviye etmişti. Etmişti ama ağlayacak ne var ortada. Sadece benim için demiyorum. Empati yapacak çok şey var aslında ama ağlamak için bir sebep yok ortada. Ama ağlamak bir ihtiyaç bir gereklilik vücut açısından. Bedeni refleksleri duygusal tepkimeleri gösterir. Demekki benim artık tepki vereceğim önemli bir şey yok hayatımda. Bir müslüman için ahvalimiz hiçte iç açıcı değilken beni aglamaktan uzak turan ne. Bu vurdumduymazlık umursamazlık neden. Kendim için söylüyorum bütün bunları. Günlük yaşantımızda akşama kadar güle oynaya dolaşırken bize yansıyan hep komik yada iyi şeylermidir yoksa herşeye komik yönden mi bakıyoruz. Elim kazalar, deprem yıkıntıları savaş sahneleri pandemi listeleri bizi neden hüzne boğmaz anlamıyorum. Bizi bu türden olaylar artık neden etkilemez ned2n bu kadar ilgisiziz başkalarının hüznüne. Neden kayıtsız ilgisiz bilgisiz yaşıyoruz başkalarından. Bu kadar egoist ve bencil olabilirmi bir toplum. Insan on yıl boyunca hiç ağlamaz mı. Hiçmi boğazına düğümlenmez hic bir şey. Hicmi acımaz birine yada birilerine. Çok kızıyorum kendime. Toplumada aynı öfkem kabarıyor. Biz birbirinin acılarına ne zamandan beri duyarsız yaşıyoruz. Yazık bize vah bize. Vah ki ne vah.