Uzun bir zamandır Türkiye gündemini meşgul eden altılı masa meselesi var. Bir masanın etrafında toplanan 6 lider kendilerince bir ittifak grup Cumhuriyet’e sahip çıkanı da karşılıyor, seçim kazanmayı planlıyor. Bu elbette ki kendilerinin demokratik hakkıdır ancak burada demokratik olmayan masanın kendi yapısıdır. Altı bileşenden hatta yedinci etkenin dışarıdan monte edilerek elde artı 1 hesabı yapılmasına rağmen kendi içerisinde bir adaletsizlik kokuyor. 0.02 cesaret partisi %23’lük CHP ile aynı masada oturuyor. Bir nokta üç olduğunu iddia eden bir de başkanlık adayı tespitinde kendilerinin vazgeçilmez olduğunu söylüyor. Bunlar kendi bileceği işler ancak yarın seçimde bir başarısızlık ya da bir başarı paylaşımı olunca herkes yüzdesi kadar ödesin ya da yüzbaşı kadar mutlu olsun gibi bir tablo çıkarsa bun da kim kimi suçlayacak ya da kim hangi bakanlıkları alacak gibi bir hak iddiası ya da başarısızlık etkeni olacağını kestiremiyor. Vazgeçmeye çalıştım ancak herkesin çıkar kütüğü amansız masa etrafında... Kimin neyi istediği henüz net değilken kimin aday olacağını belirtmek için kimin söz hakkı olduğunu da bilmek muğlaklık gerektirmeyen bir siyaset gerektiriyor. Bunlar bunu çözme adına bir girişimde bulunmadıkları gibi kendi hislerinde kim kimin kardeşinden oy alır hesabı yapılır bu ne adil ne de demokratiktir.