Bir çuval inciri b.k etmek diye bir söz
vardır bizde… Nasıl ettiğimizi anlatayım.
Bir bahçe var, incir ağacı dikiliydi
geçen yıl. Ne mi oldu; bir karga geldi
kondu arsaya. Önce sağa sola baktı. Biraz uğraştı
kendince. Sonra pisledi o arsaya sonra uçup
gitti.
Akşam oldu karanlık çöktü. Bir domuz geldi
sağı solu kurcalayarak.
Burnuyla toprağı
eşeledi. Karganın
pisliği toprak altında
kaldı. Günler geçti
mevsim döndü bahar
geldi. O pis yerden bir
filiz çıktı. Yağmurlarla
beslendi fidanları
dallara döndü. Börtü
böcek sardı etrafını
yemişlerini ala kargalar
yedi.
Sonra bir insan
geldi. Arsayı satın
aldı. Önce çitle çevirdi.
Sonra etrafı zehirledi
toprağa attığı gübreyle. Sonra betonlar
getirdi etrafı doldurdu. Arsanın kalanını çitle
duvarla çevreledi. Demirden kapılar yaptı. Önce
domuz giremedi sonra ağaca yürüyen böcekler
öldü zehirden. Sonra kargaların konduğu incir
ağacını kesti odun için. Tam bir çuval inciri b.k
etti.
Televizyon başında, petekli sıcak odada,
çerezli çay sefamızda paralarımızın hesabını yaparken
bütün dünyanın huzur içinde olduğunu
zannediyoruz ahmakça.
Oysa dışarda bir dünya devam ediyor her
şeye rağmen.
Kendi dünyamızın dışında dünyalar var
bizden habersiz. Kediler damda geziyor, örümcekler
ağ yapıyor, balıklar yüzüyor, armutlar
büyüyor. Denk geldiğimiz kediyi kovalıyoruz,
örümceği öldürüyoruz, balığı yakalıyoruz, armutu
topluyoruz.
Dışardaki dünyaya saldırıyoruz ama kendi
dünyamıza bir sinek girdi mi depanten elimizde
bekliyoruz.
Biz bu dünyadan ne istiyoruz acaba.
Şehir çöplüklerine inen ayılar bile dünyamıza
girdi diye haber oluyor arkadaş. Biz neyin
sahibiyiz acaba. Biz ne istiyoruz tabiattan nebatattan.
Yediğimizi yiyoruz, yemediğimizi çöplere
atıyoruz. Aksam içeri girerken taşıdığımız poşetleri
sabahları çöp etmiş halde dışarı atıyoruz. Biz
niye hep bir çuval inciri b.k ediyoruz. Sebep ne.