Erzurum Azerbaycan dernek başkanı Dr. Gürsoy Solmaz’ın “Selçukludan Osmanlıya Gence” kitabı yayınlandı. Merhum Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in 100.doğum yıldönümü anısına ‘Selçukludan Osmanlıya Gence’ isimli kitap Atatürk Üniversitesi tarafından yayınlandı.
HAYDAR ALİYEV’İN 100.YIL DOĞUM YILDÖNÜMÜ ANISINA
Araştırma niteliğindeki kitabın yazarı olan Erzurum Azerbaycan Derneği Başkanı Dr. Gürsoy Solmaz ilgili çalışmayı hem Cumhuriyetimizin 100. Yılı münasebetiyle hem de Azerbaycan’ın üçüncü cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev’in 100.yıl doğum yıldönümü anısına ve aziz hatırasına olarak yayınlandığını söyledi.
KİTAP ÇIKTISI AZERBAYCAN DEVLET BAŞKANI İLHAN ALİYEV’E GÖNDERİLECEK
Ortaçağın önemli bir Türk şehri olan Gence’de Selçuklu faaliyet ve fetihlerinin önemli olduğu ana kaynaklara dayandırılarak yapılan çalışmada günümüzde Ermenilerin yalan yanlış yazdıkları ve iddia ettikleri tarihi olayların da incelendiği belirtilen çalışma e- kitap olarak Atatürk Üniversitesi yayınları arasında yer aldı. İlgili çalışma Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin Erzurum Gence boyutundaki sıcak ilişkilerinin de devamına faydası olacağı gerçekliğini vurgulayan Erzurum Azerbaycan Derneği başkanı Dr. Gürsoy Solmaz kitap çıktısının Azerbaycan devlet başkanı İlhan Aliyev’e de gönderileceğini belirtti.
‘ŞAŞMAZ BİR DOĞRU VAR Kİ O DA: GENCE'NİN HER ZAMAN TÜRK KALDIĞI VE BU HÜVİYETİNİ MUHAFAZA ETTİĞİDİR’
Erzurum Büyükşehir Belediyesi Azerbaycan’ın ilan ettiği “Şuşa Yılı’nı da vesile olarak göz önüne aldıklarını belirten Solmaz, “Ortaçağ’da "Türkmen yığınağı" haline gelmiş ve Dede Korkut kitabında da Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında sınıra yakın bir şehir olarak tanınan Gence'nin Büyük Selçukluların, Irak Selçuklularının, Atabeylerin, Harezmşahların, Cengiz ve Timur ordularının, nihayet İlhanlı, Akkoyunlu, Karakoyunlular ve Safeviler'den sonra 1588'de Osmanlı yönetimine geçtiniz belirterek bu gergef içinde söylenmesi gereken şaşmaz bir doğru var ki o da: Gence'nin her zaman Türk kaldığı ve bu hüviyetini muhafaza ettiğidir.
ÖN SÖZ
Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları içinde bulunan Gence şehri ve civarı daha öncesi olmakla beraber Ortaçağ’da Türkmenlerin uğrak ve yığınak yeri olmuştur. Ortaçağ’dan daha evvele dayanan tarihî olan Kür Nehri kıyısındaki Gence, değişik kavim ve inançların mekânı olmakla beraber özellikle XI. yüzyıldan sonra Türklerin akın, göç ve idarelerine ev sahipliği yapmıştır.
XI. yüzyılda Tuğrul Bey, Alp Arslan ve Melikşah gibi ulu Türk sultanlarını ağırlayan Gence, bu yüzyıldan sonra Büyük Selçukluların, onların parçalanmasıyla da Irak Selçuklularının sultan, emîr, melik ve atabeylerini idareci ve yönetici olarak görmüştür.
VII. yüzyılda müslüman Arapların idaresine giren Gence, böylece İslâm’ın adı ve idaresiyle tanışmış ve bu tanışıklığı ona Hristiyan sınırındaki İslâm şehri özelliği vermiştir.
Bugün olduğu gibi Aras ile Kür nehirlerinin arasındaki yerler kabataslak Arrân olarak anılır. Bu isim özellikle Kür Nehri’nin Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarına girdiği Kazak yöresinden başlayarak daha doğudaki Beylekan’a varıncaya kadar olan Kür kıyısındaki yerlere verilmiştir. Arrân ise kışlak yer, iklimi sıcak yerlere verilen isim olduğundan andığımız yerdeki Arrân coğrafyası kışlamaya müsait bir bölgedir. Bu özelliği sebebiyle bu yöre büyük ordu ve kumandanlarının kışladığı yer olma özelliğini muhafaza etmiştir. Bu nedenle de daima elde tutulmak ve korunmak istenen bir bölge olmuştur. Kışlak bir yer olan Arrân’ın merkezi olma şansı, bir zamanlar Berde’a şehri iken, buranın X. yüzyılda Ruslar tarafından tahrip edilmesiyle bu merkezilik Arrân şehirlerinin anası sayılan Gence’ye geçmiştir. İşte Arrân coğrafyasının merkezi Gence bu niteliği sebebiyle daima Ortaçağ tarih ve coğrafya kitaplarında anılır olmuştur. Bu niteliği yanında tabiî zenginliği ayrıca zikre şayandır.
Gence yöresi halkı hem sanatkâr ruhlu hem de dirayetli ve cesur oluşlarıyla tanınmıştır. O yöredeki çeşitli akınlara en fazla direnen Genceliler olmuştur.
Stratejik ve jeopolitik bakımdan önemi sebebiyle Gence ayrı bir özelliğe sahiptir.
Ortaçağ’da Türkmen yığınağı haline gelmiş ve Dede Korkut Kitabı’nda da Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında sınıra yakın bir şehir olarak tanınan Gence’nin tarihî ve tabiî zenginliği bu Türkmen şehrinin tarihini incelememizi cazip kıldı. Bu çalışmayı yaparken rahmetli hocam Prof. Dr. Enver Konukçu’nun örnek ve önderliğini belirtmeliyim. Çok zor da olsa imkânlar ölçüsünde gerekli kaynaklara ulaşılarak yapılan bu çalışmanın sonunda; çalışma ve çabalarıma değdi, diyebiliyorum.
Gence’nin tarihî ve tabiî zenginliği benim de gönül zenginliğimle buluşunca bu vuslatın bileşkesi olarak bu çalışma meydana geldi. Büyük Selçukluların, Irak Selçuklularının, Atabeylerin, Harzemşahların, Cengiz ve Timur ordularının, nihayet İlhanlı, Akkoyunlu ve Karakoyunluların idaresindeki Gence, Safevilerden sonra 1588’de Osmanlı yönetimine geçti. Bu gergef içinde söylenmesi gereken şaşmaz bir doğru var ki, Gence her zaman Türk kaldı ve bu hüvviyetini muhafaza etti. Böyle bir çalışmanın daha iyiye daha güzele ulaşabilmesi için yapılacak tenkitler elbette mükemmele ulaşabilmenin doğru yolunu gösterecektir. Bu yol ise yolcusuna ne kadar ilham olursa o kadar iyi. Sonucun iyiliği ise her erdem sahibinin temennisidir.
15.08.2023 15:24:40